MÜSİAD ENERJİ ZİRVESİ 3 PROGRAMI GERÇEKLEŞTİRİLDİ:

Türkiye'nin elektrikte kurulu gücünün 97 bin megavatı aştığını vurgulayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, bunun yüzde 52,5’ini yenilenebilir enerjinin oluşturduğunu söyledi. MÜSİAD Enerji Zirvesi'nde konuşan Dönmez, "Sanayici gözünden, 'Türkiye'nin Enerji Dönüşümü Sanayii Stratejisi' raporunu bekliyoruz" dedi. Zirvede değerlendirmelerde bulunan MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan ise, "Türkiye enerji sektöründe bir ticaret merkezi haline geldiğinde, sadece kendi enerji güvenliğini sağlamakla kalmayıp Avrupa ülkelerinin de ihtiyacı olan enerjiyi tedarik edecek ve Doğu ülkelerinin ihracatı için bir enerji pazarı olacak" ifadelerini kullandı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, bu yıl 2 bin megavatı güneş enerjisinde, 2 bin megavatı rüzgarda olmak üzere 4 Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) yarışması düzenleneceğini bildirdi. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (MÜSİAD) 3. Enerji Zirvesi'nde konuşan Dönmez, yenilenebilir kaynakların öneminin son dönemde arttığını ifade etti. Otomotiv sektörüyle ortak hareket ederek Türkiye'deki batarya piyasasını büyütebileceklerine dikkat çeken Dönmez, "Böylelikle hem otomotiv üreticilerimiz hem enerji sektörümüz fayda görür" dedi. Gerçekleşen programda Bakan Dönmez ve MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan'ın yanı sıra MÜSİAD Maden, Enerji Yönetimi ve Yatırımları Komitesi Başkanı Dr. Cihad Terzioğlu konuşmacı olarak yer aldı.

"ELEKTRİKTE KURULU GÜÇ 100 BİN MEGAVAT SINIRINA YAKLAŞILDI"

Nisan ayı sonu itibariyla elektrikte kurulu gücün 97 bin 376 megavat seviyesinde olduğu ve 100 bin megavat sınırına yaklaşıldığı bilgisini veren Bakan Dönmez, bunun yüzde 52,5'ini yenilenebilir enerjinin oluşturduğunu söyledi. Bu yıl 4 YEKA yarışması düzenleneceğini belirten Dönmez, "Güneş YEKA'sına nisanın son haftasında başladık. Kısıtlamalar nedeniyle ara verdiğimiz YEKA GES-3 bu hafta yeniden başladı. Bugüne dek 650 megavatlık 50 yarışmamızı tamamladık. 50 yarışmamızın sonunda ortalama fiyat, kilovatsaat başına 22,42 kuruş oldu. 350 megavatlık kalan kısmı da birkaç gün içerisinde bitireceğiz" şeklinde konuştu.

"YENİLENEBİLİR ENERJİDE MALİYET 5'TE 1'E DÜŞTÜ"

Aynı zamanda yenilenebilir enerji maliyetlerindeki düşüşle yatırımların 5-10 yıl öncesine göre yaklaşık 5’te 1 maliyetle yapıldığını dile getiren Dönmez, şöyle devam etti: "2020, küresel yenilenebilir enerji kurulu güç artışında çok yüksek bir yatırımın devreye alındığı yıl oldu. Türkiye’de olduğu gibi dünyada da yatırımcılar hızla 2020 sonuna yatırımlarını yetiştirmeye çalıştı. Kaynaklara bakarken hepsi aynıdır diyemeyiz. Yenilenebilir kaynakları sisteme eklerken, maliyet düşüşünden dolayı ekleyebildiğimiz kadar kaynağı eklemeyi hedefliyoruz". Bakan Dönmez, yenilenebilir enerjide sonuna kadar gidileceğini, ancak sistemi baz yük santrallerle desteklemeye devam edeceklerini aktardı.

"ARZ GÜVENLİĞİ SORUNUMUZ YOK"

Öte yandan Türkiye'nin arz güvenliğini teminat altına almak için hayata geçirdikleri yatırımların her yıl artarak devam ettiğini belirten Dönmez, "Bugün elektrik ve doğal gazda arz güvenliği sorunumuz olmadığını rahatlıkla söyleyebiliyoruz” dedi. Dönmez, “Yerli kömür, nükleer santral ve doğal gaz gibi baz yük santrallerin üretimiyle eksik kalan kısımları yine buralardan tamamlamaya devam edeceğiz" dedi. 1 Haziran'da devreye girecek Vadeli Elektrik Piyasası ile öngörülebilir piyasalar açısından önemli bir adım attıklarına işaret eden Dönmez, "Piyasanın şeffaflığını daha da artırarak, katılımcıları fiyat riskinden koruyacağız. Geleceğe yönelik fiyat beklentilerini gören katılımcılar kendilerini konumlandırabilecek. Piyasa katılımcılarına pozisyon netleştirme kolaylığı ve teminat hesaplamalarında verimlilik sağlayacağız" ifadelerini kullandı.

"ENERJİ GÜVENLİĞİ MİLLİ BİR MESELE"

MÜSİAD 3. Enerji Zirvesi'nde konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, enerjinin yalnızca ekonomik değil siyasi, askeri ve sosyal alanlarda da sürdürülebilir büyüme ve kalkınmanın yapı taşını oluşturduğunu belirterek, "Bu alanlarda enerji arzında yaşanacak herhangi bir sıkıntı diğer alanları da doğrudan ve dolaylı olarak etkilemekte. Bu bakımdan sürdürülebilir bir büyüme ve kalkınma yakalamak isteyen bir ülkenin enerji güvenliğini teminat alına alması elzemdir." dedi.

Enerji talep artışında Türkiye'nin, Avrupa Birliği Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri arasında birinci sırada, dünyada ise Çin’den sonra ikinci sırada olduğuna dikkati çeken Kaan, Türkiye'nin cari açık probleminin temelinde de enerji harcamaları olduğunu söyledi. Kaan, Türkiye için enerji tedariki güvenliğinin milli mesele olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"MÜSİAD olarak inanıyoruz ki Türkiye enerji sektöründe bir ticaret merkezi haline geldiğinde, sadece kendi enerji güvenliğini sağlamakla kalmayıp Avrupa ülkelerinin de ihtiyacı olan enerjiyi tedarik edecek ve Doğu ülkelerinin ihracatı için bir enerji pazarı olacak. Bu bakımdan güçlü ekonomi ve ulusal güvenlik temelinde ortaya konan milli enerji ve maden politikası Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda bölgesel ve küresel enerji piyasasında edineceği yer açısından son derece önem arz ediyor. Hedeflere ulaşabildiğimiz takdirde sahip olduğumuz avantajları da fırsata çevireceğiz."

"KARADENİZ'DEKİ KEŞİF İLE PSİKOLOJİK BARİYER YIKILDI"

Konuşmasında Karadeniz'deki doğalgaz keşfine de değinen Başkan Kaan, Karadeniz'de gerçekleştirilen keşif ile Türkiye açısından ciddi bir psikolojik bariyerin yıkıldığını ifade etti.

Başkan Kaan konuşmasında şu ifadelere yer verdi: 

"Bizler inanıyoruz ki Türkiye, enerji sektöründe bir ticaret merkezi haline geldiğinde, sadece kendi enerji tedariki güvenliğini sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda Batı ülkelerinin ihtiyacı olan enerjiyi tedarik etmekle birlikte, doğu ülkeleri için ihraç edebilecekleri enerji pazarları oluşturacak. Güçlü ekonomi ve ulusal güvenlik temelinde ortaya konan Milli Enerji ve Maden Politikası, Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda bölgesel ve küresel enerji piyasasında edineceği yer bakımından son derece önem arz ediyor. Milli Enerji ve Maden Politikası'nda belirlenen hedeflere ulaşıldığı takdirde Türkiye'nin, sahip olduğu avantajlı konumu fırsata çevireceğinden şüphemiz yoktur."