MÜSİAD'DAN TARIMDA 10 YILLIK PLANLAMA ÖNERİSİ

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, Türkiye’nin tarım sorunları, çözüm önerileri ve tarımda kalkınmanın sağlanması adına atılması gereken adımlar hakkında Dünya Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım’a açıklamalarda bulundu

MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, Türkiye’nin tarım sorunları, çözüm önerileri ve tarımda kalkınmanın sağlanması adına atılması gereken adımlar hakkında Dünya Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım’a açıklamalarda bulundu.

Kaan, tarım sektörüne yönelik, arazi toplulaştırması, verimlilik, kenevir üretimi ve birçok projeyi gündeme taşırken, ülke potansiyelinin değerlendirilmesi ve verimliliğin artırılması için en az 10 yıllık bir planlama önerisinde bulundu.

Kaan röportajında şu ifadelerde bulundu:

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği(MÜSİAD), kırsal kalkınma, gastronomi, tarım ve hayvancılık, agro turizm gibi ülkenin tarımsal potansiyelini değerlendirmeyi hedefleyen projelere odaklandı.

MÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman Kaan, Türkiye’nin tarımsal potansiyelini değerlendirebilmesi için en az 10 yıllık bir planlamaya ihtiyaç olduğunu söyledi.

DÜNYA’ ya özel açıklamalarda bulunan Kaan, kırsalda üretim zihniyetini yeniden canlandırmak gerektiğini bunun için de kırsalın cazibesini artıracak önlemlere ihtiyaç olduğunu belirterek şunları söyledi: ” Birçok medeniyete ev sahipliği yapan, tarımın ve yerleşmenin ilk başladığı topraklarda yaşıyoruz. Göbeklitepe’deki buluntular nasıl bir kültürden, geçmişten geldiğimizi gösteriyor. Tarım ve hayvancılık bizim genetiğimizde var. Bu bizim üstünlük alanımız. Fakat kırsalda üretim zihniyetinden uzaklaştık. Yeniden üretim zihniyetini canlandırmamız gerekiyor. En büyük ihtiyacımız ise 10 yıllık bir planlamamız yok. Bugün tarımda çok iyi yerlerde olduğunu düşündüğümüz ülkeler bu planlamayı yapıyor. Verimliliği sağlamışlar. Bizimde en az 10 yıllık bir planlama yapmamız, verimliliği artırıcı projeler üzerinde çalışmamız gerekiyor.”

Tazelenme süreci

Dünyada teknoloji yoğun, katma değerli ürün üretimi konusunda ciddi bir rekabet olduğunu bu alanlarda yer alırken, geleneksel alanı bırakmamak gerektiğini anlatan Kaan, MÜSİAD olarak bir tazelenme sürecine girdiklerini anlattı. Kaan:” Eskiden tarım, gıda sektör kurulu diyorduk. Şimdi kırsalda dönüşüm diyoruz. Tarım ve hayvancılıkta kalkınma komitesi diyoruz. Diğer bir başlığımız Türk Mutfağı; Gastro Ekonomi Komitesi. Yine, Gıda ve Perakendede Rekabet Komitesi gibi proje odaklı çalışmalarımız var.” dedi.

Üniversitelerle Proje Odaklı Çalışmalar

Türkiye’de yıllardır sanayi üniversite işbirliğinin konuşulduğunu ancak somut olarak çok ilerleme kaydedilemediğini hatırlatan MÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman Kaan bu konudaki çalışmaları hakkında şu bilgileri verdi: “Üniversite, devlet ve özel sektör işbirliğini proje bazında geliştirmek için bir ofis kurduk. AKS adını verdiğimiz. Biliyorsunuz aks bağlayıcı demek. Akademi, Kamu ve Sanayi(AKS) Ofisi. Tabii birde proje odaklı olduğumuz için gelen projeleri de değerlendirecek bir ofise de ihtiyacımız olacak. Buna ilaveten EVO diye bir ofisimiz var. Endüstri Verimlilik Ofisi. Gelen proje gerçekten verimli mi? Ülke için gerekli mi? yoksa hayali mi? Bunu değerlendiriyoruz.”

Kenevir Tohumu ve Akademisi

İlk çalışmayı kenevir konusunda yaptıklarını vurgulayan Kaan: ”Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçilince üst kurullar kuruldu. Biz bu üst kurullarla yakın çalışıyoruz. Bir modelleme çalışması yaptık. Buradaki çalışmanın temel amacı yerli ve milli üretimi geliştirmek. Kenevir konusunda birçok şey söylendi. Aynı bor gibi. Petrol yerine geçecek, Türkiye zengin olacak. Bor ülkeyi kurtaracak denildi. Ama görünen öyle bir şey yok. Kenevir konusunda da çok şey söylendi. Bizim kenevirle ne ilgimiz var? Hemen akla farklı şeyler geliyor. Dedik ki hayır, bunun uyuşturucu ile ilgisi yok. Türk keneviri dediğimiz kendimize ait bir tür var. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’ne gelin şu işe bir el atalım dedik. İlk adımımızı öyle attık ve iki tane tohumu Narlı ve Vezir adıyla şu anda üretime başladılar. İşbirliği protokolümüzü imzaladık. Sonra buna bir enstitü kurmamız lazım dedik. Çünkü tohumu ürettin, ürün ürettin, ne olacak bunun sanayileşecek alanlarının da gelişmesi gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımız o adımı attı. Enstitü kuruldu.” bilgisini verdi.

Mikro Alg Üretimi

Daha sonra Ege Üniversitesi ile işbirliği protokolü yaptıklarını, Su Ürünleri Fakültesi ile mikro alg üretimi konusunda çalışmalar yaptıklarını anlatan Kaan, çok önemli bir protein kaynağı ve birçok alanda kullanılan algler konusunda önemli adımlar atıldığını söyledi.

Yeditepe Üniversitesi ile bakteriler konusunda bir işbirliği başlattıklarını hatırlatan Kaan: “Gördük ki üniversitelerin elinde ciddi çalışmalar var. Fakat bunların sanayiye aktarılmasında sıkıntı yaşanıyor. MÜSİAD olarak biz üretimi temsil ediyoruz. Gıdada, tekstilde, makinada, savunma sanayinde, bizim üyelerimiz söz sahibi. Üretim denildiğinde biz varız. İthalata dayalı sanayilerde etkinliğimiz daha az. Üretimi yapan kesim MÜSİAD biz bunu görerek üniversitelerle böyle bir çalışma yapıyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

Tarıma 17 Proje Önerisi

Geçen sene Adana’da “Tarımda Kalkınma” adıyla önemli bir toplantı yaptıklarını, bakanlık yetkililerini de davet ederek proje bazlı bir çalışma yaptıklarını anlatan Kaan:” Tarımsal kalkınma konusunda çalışmalar yaptık. Yol haritası olarak sunduk. Bu toplantıdan 17 projeyi belirleyerek açıkladık. Bunlar kümeleşmeden tutun da diğer alanlara kadar hepsi verimlilik projeleri. Daha önce Yozgat’ta yaptığımız meyve yatırımı bunun en güzel örneği. Arazileri birleştirerek meyve üretimine geçildi. Buraya göç başladı. Bunlar da dâhil, birçok modelleri tarıma yerleştirmek gerekir.” dedi.

Kır Kent Projesi

Kırsal dönüşüm; tarım ve hayvancılıkta kalkınmanın nasıl sağlanacağına yönelik çalışmalar yaptıklarını anımsatan Kaan sözlerini şöyle sürdürdü: ””Kır Kent diye bir projemiz var. Kırsal kalkınma açısından Türkiye’de üretim anlayışı geride kaldı. Bizim anlayışımıza göre bir ülkenin tarım gücünü üretim gücü belirler. Ama Türkiye’de kırsal hayatta konfor yok. Bu konforu da işin içine koymamız gerekir ki şehirden kırsala doğru bir geçiş olsun. Almanya, Hollanda, Amerika gibi ülkeleri incelediğiniz zaman şunu görüyorsunuz. Adam tulumunu giyer hayvancılık işletmesinde sağım yapar, günlük işlerini yapar, ama bir de sosyal hayatı vardır. Arabası, jeepi var. Belli bir hayat standardı var. Ayrıca bazı destekleyici yardımlar var. Sigortası var. Bazı vergilerden muaftır. Elektriği, suyu daha ucuza tüketir. Türkiye’de de bunu sağlamamız gerekiyor. Türkiye’de hayvancılık yapana kız vermiyorlar. Şehir yaşamı cazip, köy yaşamı ise cazip olmaktan çıkmış. Kadınları kırsalda tutmamız lazım. Sigorta konusunda kadınlar daha duyarlı. Sigortasını yapmalıyız. Kırsalı cazip hale getirmeliyiz. Ama üretim yapana. Sigortasını devlet karşılamalı. Köylerin alt yapısını da yapmamız gerekiyor. Desteklerin de üretime yönelik olması gerekiyor. Dönüm başına bir teşvik var. İnsanlar alıp oturuyor. Destekleri çıktı bazına getirirsek, verimliliğe göre destek verirsek çok ciddi üretim olur.”

Satışa Yönelik Üretim Olmalı

Kırsalda satışa yönelik üretim yapmak gerektiğini anlatan Kaan, planlama yaparken ülke nüfusu ve turist sayısının mutlaka dikkate almak gerektiğini belirtti. Kaan:” Bizim hesaplamalarımıza göre, 2040 yılında nüfusumuz 110 milyon civarında olacak. Yaklaşık 70-80 milyon turist olacak. Bu nüfusu baz alarak tarımsal üretimi, hayvancılık yapılacak bölgelerin tek tek ele alınması gerekir. Yeraltı suları çok önemli. Baktığımız zaman yeraltı suları doğu ve güneydoğuda. Su hayat. Suyun bol olduğu yerlerde sulu tarım yapmamız lazım. Diğer alanlarda yem bitkileri üretmememiz lazım. Ama böyle bir planlama yok. Köylerde zihin yapısı üretimden çıkmış.” yorumunu yaptı.

Kanada yerine Erzurum fasulyesi

Erzurum’un İspir Fasulyesi ile ünlü olduğunu hatırlatan MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Kaan şöyle konuştu:” Üretimde zihin yapısı kaybolunca biz Kanada’dan fasulye alıyoruz. Kazakistan’dan alıyoruz. Erzurum’da üreticiyle konuşuyorsunuz, çok soğuk, kar var, maliyet yüksek diyerek üretim yapamıyorum diyor. Kanada daha mı az soğuk. Kazakistan çok daha soğuk. Hep işin konforuna kaçmışız ve üretim zihninden uzaklaştık. AVM açıldı orası full. Tüketim artıyor. Üretim zihnini tekrar canlandırmamız gerekir. Gastro ekonomiyi bu nedenle önemsiyoruz. Hem yöresel ürünlerin üretimini devam ettirmek hem de üretimi desteklemek. Turizmle birlikte ciddi bir gelir elde edilebilir.”

Devletler Yerine Şehirler Yarışacak

Gelecekte devletler değil kentler arası bir yarış olacağını vurgulayan Abdurrahman Kaan şunları anlattı:” Marka kentler olacak. Şu anda da var zaten. Dünyada yeni bir trend, marka şehirler. Yatırımlarda fonlar da buralara akıyor. Biz bu nedenle marka şehirlerle şehirlerimizi eşleştirerek buna uygun çalışmalar yapıyoruz. Mesela Erzurum, Erzincan bize göre Avusturya Salzburg ve İnsburg’a denk geliyor. Salzburg-İnsburg bölgesi yaklaşık 60 milyar Euro bir değer üretiyor. Ne var? Kış turizmi var. Erzurum ve Erzincan bölgesinde bunu yapmamız mümkün mü? Her koşulda mümkün. Ayrıca bizim üstün olduğumuz taraflar da var. Gastro turizm ile daha da öne geçebiliriz. Cağ kebabı ve daha birçok ürünüyle öne çıkarılacak mutfağı var. Biz buraya 10 milyar Euro kazandırabilirsek kişi başına gelir 10 bin dolardan 20 bin dolara çıkacak. Samsun-Hamburg, İzmir-Melbourne ile eşleştiriyoruz. İzmir’in Melbourne’e göre daha büyük avantajı var. Tarımsal potansiyeli, limanı, dış ticareti ve bir çok yönüyle daha avantajlı. Antalya’yı Los Angales’la, Konya’yı Kyoto ile eşleştirdik. Böyle bir model oluşturduk.”